MHP Kahramanmaraş Milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Katip Üyesi Prof. Dr. Sefer AYCAN TBMM Meclis Kürsüsünden Bir Kez Daha Çevre Sağlıkçılardan Bahsetti.
Konuşmanın videosunun Milletvekilinin sosyal medya hesaplarında paylaşılması üzerine çok sayıda atama bekleyen sağlıkçı Sayın Milletvekiline teşekkür mesajı yazdı. Özellikle Çevre Sağlıkçılar Platformu liderliğinde #CEVRESAGLIGINA2019DA500ATAMA tagı ile bir twitter etkinliği düzenledi. Katılan herkese teşekkür ederiz.
Atama bekleyen diğer sağlık çalışanları ile birlikte çevre sağlıkçıların da derdiyle dertlenip hislerine tercüman olan Sayın Milletvekilimize yapmış olduğu olumlu ve yapıcı konuşmadan dolayı bir kez daha teşekkür ederiz. Bilindiği üzere bir süre önce kendisi Platform heyeti tarafından TBMM’de ki makamında ziyaret edip sunduğu katkıdan dolayı plaket takdim edilmişti.
Şimdi sayın milletvekilinin yapmış olduğu konuşmanın tam metnini ve videosunu sunuyoruz.
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Yeni bir üniversite açıyoruz. Tabii, şimdi söyleyeceklerim sadece bu üniversiteyi bağlamıyor. Genel anlamda Türkiye’de üniversite açılması ve üniversite sistemi üzerinde konuşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi, 200’den fazla üniversitemiz var. Yeni bir üniversite açılmasına ne kadar ihtiyacımız var? Bu ihtiyaç tespitini nasıl yapıyoruz? Neden yeni bir üniversite açıyoruz? Neden yeni bölümler açıyoruz? Neden bu kadar kontenjan belirliyoruz? Bunların bir hesabının olması lazım, ihtiyaç tespitinin yapılması lazım. “Hangi alanlarda yeni fakültelere ihtiyaç vardır ve hangi alanlarda yeni iş gücüne ihtiyacımız vardır?” diye hesaplar yapılması lazım. Yoksa açılan üniversiteler ve altyapısı oluşturulmadan açılan üniversiteler, hiçbir sorunu çözmemekte, hatta yeni sorunlara sebep olmaktadır. Bir üniversite açılacaksa önce onun altyapısı oluşturulmalı, fiziki imkânları oluşturulmalı, öğretim üyesi kadrosu oluşturulmalı, laboratuvarları, uygulama alanları oluşturulmalı. Sadece prefabrik binalarda ya da apartman dairelerinde fakülte açılmasını doğru bulmuyoruz. Bu şekilde yapılan üniversite eğitiminin de eğitim olduğunu da kabul etmek mümkün değil.
Tabii üniversite denince akla, sadece ders verilmesi gelmemeli. Üniversite demek aynı zamanda araştırma yapmak, uygulama yapmaktır fakat biraz evvel de söylendiği gibi, eğer 500 üniversitenin içerisinde, dünyadaki 500 üniversitenin içerisinde bir Türk üniversitesi yoksa bunun sebebi, araştırma kapasitemizle alakalıdır. Araştırma yapamayan, bilime katkıda bulunmayan üniversiteler, gerçek anlamda da bir üniversite değildir ve en büyük eksikliğimiz de budur.
Onun için, üniversitelerin araştırma yapmasını istiyorsak bu AR-GE faaliyetlerine önem vermemiz lazım. 20’inci maddede Sanayi Bakanlığının fon oluşturması ve bununla ilgili destekler var, bunu destekliyoruz. Üniversitelerin kendi bünyesinde bilimsel araştırma projeleri yapması için fon kaynakları var, bu fon kaynaklarının artırılmasını ve üniversitelerimizin gerçek bilim üretmesini, araştırma yapmasını istiyoruz. Sadece prefabrik binalarda yüksekokullar açmanın, gerekli gereksiz yerlerde, uygun olmayan yerlerde okullar açmanın hiçbir yararı yoktur, hele hele o ilçenin kalkınmasına sebep olsun diye meslek yüksekokulu açmanın da bir faydası yoktur. Bir öğretim görevlisi bulunan meslek yüksekokullarıyla meslek eğitimi yapmak mümkün değildir ya da buradan yetişen çocukların bir meslek edinmesi de mümkün değildir. Yazıktır, bu çocukların kaderiyle oynuyoruz, ailelerin kaderiyle oynuyoruz; üstelik bu üniversiteler vakıf üniversiteleri olduğu için belirli bir ücret ödeniyor. Her yılbaşına en az 20 bin lira ücret ödeniyor ve bu, beklenti yaratıyor, bu, millî ekonomidir ve gereksiz bir harcamaya sebep oluyor ve bunun sonrasında bu çocuklarımız işsiz kalıyorsa daha büyük zarar veriyoruz.
Üniversite mezunları şu an ciddi bir işsizlik sorunu yaşamaktadır. Bu da uygun olmayan branşlarda uygun olmayan kontenjanların getirdiği bir durumdur. Üniversite mezunlarının işsizliği yüzde 26’dır yani her 4 üniversite mezunundan birisi işsizdir ve bu, ülke ekonomisine çok daha büyük sorundur. Diş hekimliği fakültesi açıyoruz ama sağlık bilimlerinde bile eleman fazlalığı vardır. Diş hekimi ihtiyacımız var mıdır diye hesap yapmadan diş hekimliği fakültesi açmak veya diğer sağlık branşlarında okullar açmak, öğrenci almak, bence ülke ekonomisine fayda değil, zarar vermektedir. Bugün, tüm sağlıkçılar, hemşireler, diyetisyenler, optisyenler, çevre sağlığı teknisyenleri, teknikerler, fizyoterapistler işsizdir ve 550 bin sağlıkçı bile atama beklemektedir.
İşsizliğin en fazla olduğu bir diğer alan mühendislik alanlarıdır. Mühendislik alanlarında aşırı kontenjan artışları yapıyoruz ve bu fakültelerden mezun olan çocuklarımız maalesef iş bulamamaktadır. Onun için yeni bir üniversite açarken mutlaka iyi bir altyapı oluşturmalı ve gerçekten hangi alanlarda ihtiyaç olduğunu tespit etmeli ve genel anlamda da ülkemizin ihtiyacı doğrultusunda kontenjan belirlemeliyiz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (Alkışlar)